Düşüncemin ürünü olarak ortaya çıkmış her halının bir öyküsü vardır
Röportaj Mayis Alizade
Azerbaycan’ın Laçın bölgesinde doğan Elnare Resulova Ekonomi Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında yaratıcılık çalışmalarına ağırlık verdi. Halı dokumanın yanısıra eski kıyafet ve başörtüsü koleksiyonları oluşturdu. Azerbaycan’ın Karabağ zaferi üzerinde dokuduğu “Babanın vasiyeti-Evladın zaferi” isimli halının üzerinde 2,5 sene çalıştı, halı büyük ilgiye neden oldu. Çalışmalarını Bakü’deki atölyesinde sürdürüyor.
Yeniçağ: ABD’li Nobel ödüllü yazar William Faulkner eser yaratmanın yazarın yakalandığı hastalıktan kurtulma anlamı taşıdığına ve yaratıcılık sürecinde insanın gerekirse annesini bile gaspedebileceğine vurgu yapıyor. Halı sanatçısı olarak siz de eserinizi yaratma sürecinde bu duyguları yaşıyor musunuz? Yani kafanızda dolaştırdığınız halı projesini sonlandırmadan derinden nefes alabiliyor musunuz?
Resulova: Roman, şiir, resim eseri veya halı olsun, fark etmez, her bir eser yaratıcısı için çok değerlidir. Yarattığım halılar da benim için aynı niteliktedir. Eserlerimi her zaman belirli duygu ve düşüncelerden ilham alarak yapıyorum. Beni etkileyen herhangi olayın veya nesnenin öncelikle kalbimi titretmesi, ardından ise kafamda eserin krokisi olarak şekillenmesi gerekir. Hegel’in “İçerik şeklin içerikle iç içe girmesidir, şekil ise içeriğin şekille iç içe girmesi dışında bir şey değildir” ilkesine uygun olarak eserin türü ve ölçüsü de kısa süre içinde kafamda netleşiyor. Birlikte çalıştığım ekip üyelerimle derin istişareler sonrasında eserin çizgileri kağıt üzerine aktarılıyor, renkler belirleniyor,iplikler el tezgahına yerleştiriliyor ve ardından benim de sevdiğim yazar William Faulkner’in isabetli şekilde ifade ettiği o “hastalık” süreci başlıyor. Bazı eserimin dokunma süreci 6 ay, ötekininki 1 sene sürmüştür. Halı sanatını çok sevmemden dolayı bu hassas süreçlerin tamamında eserlerimle yaşıyorum. Her eserime son ilmeği attıktan sonra derinden nefes alıyor ve tabir caizse,yeni bir eserimin beni “hastalandırması” sürecinin startı veriliyor.
Yeniçağ: Avusturyalı şair Reiner Maria Rilke, “Yazmadan yaşayacağına inanıyorsan, yazma” diyor. Bu duyguyu hisediyor musunuz? Yani halı dokumadan yaşayabileceğinize inanıyor musunuz?
Yeniçağ: Sevdiğim bir işi yapıyorum ve tüm varlığımı bu çalışmalara verdiğime inanıyorum. Eserimin birini bitirince ötekine başlamayı artık disiplin hâline getirmişim, dinlenmek bana göre değil, zaten ne kadar yorgun olsam bile halı sanatı beni kendinden asla uzak tutmayacaktır. Her eserimde mutlaka yeni düşünce ve duyguların olması gerekir. Bunun için kendimi asla zorlamıyorum, kalbimden beynime süzülen fikir ve duyguların sentezini halıların üzerinde oluşturuyorum. Ne ölçüde muvaffak olmamın kararı sanatsever seyircilere aittir tabii ki. Yaşamımızda bir şeyleri kaybetmemiz durumunda da hayatın sürdüğü bir gerçektir. Ancak yeni eserler yaratmak, duygu ve düşüncelerimi halılara yansıtmak benim hoşuma gittiği yaşamım boyunca halı dünyasından asla uzak duramayacağımdan adım gibi eminim. Bu bakımdan halıyla yaşayıp halı yaratmağın güzelliğini bir daha ifade etmek isterdim.
Yeniçağ: Halı sevdanız nereden başladı? Siz mi bu mesleği buldunuz yoksa sanatın bu alanının kaderiniz olduğuna mı inanıyorsunuz? Yani isteseniz bile kaçamayacağınız anlamında…
Resulova: Çocukluğumda dikiş sanatıyla haşır neşir oldum. O zaman yaptığım bazı kumaşları muhafaza ediyorum. Ardından halı dünyasına daldım. Eski halıları görüp inceledikten, renklerinden ve kompozisyonlarından etkilendikten sonra belirli süjeler oluşturarak eserler yaratmaya başladım. İlk büyük eserimde 12. yüzyıl Azerbaycan şairi Nizami Gencevi’nin Yedi Güzel manzum romanını temel almıştım. Seçtiğim renklerin beni etkilemesi sonucunda ara vermeden ikinci büyük eserime başlamıştım. Yaratıcı dünyanın içinde olmak işte böyle bir şey:. Birini bitirince diğerine başlaman gibi bir durum her zaman mevcut olmalı. Düşünce ve duygularımı eserlerime yansıtmayı çok sevdiğim için hiçbir zaman eserlerimden kaçmam gibi bir durum söz konusu olamaz.
Yeniçağ: Kompozisyonları düşünürek mi kroki hâline getiriyorsunuz yoksa bir şeylerden etkilenmeniz yeni kompozisyonların ortaya çıkmasına neden oluyor?
Resulova: Benim düşüncemin ürünü olarak ortaya çıkmış her halının bir öyküsü vardır. Bazen doğaçlama, bazen herhangi bir konuta uygun biçimde, kimi zaman ise belirli bir atıf olarak ortaya çıkmıştır. Her konuyu kapsamlı biçimde araştırmak suretiyle bazen işin için tarihin gerçekliklerini katarak kurduğum hayalleri krokiler hâline getirdikten sonra halıya taşıdım. Bazen ise halılarımın anlamını yazılı metinler hâlinde de seyircilerle paylaşma ihtiyacı hisettim.
Yeniçağ: Yaratıcılığın diğer alanlarıyla aranızın nasıl olmasına ilişkin sorumu banal saymazsanız sevinirim.
Resulova: Zaten edebiyatsız ve müziksiz halı sanatının olamayacağını her bir yaratıcı insan iyi biliyor. Şiir ve romanlardan çok etkileniyorum. Müzik ise doğal olarak yaratıcılığımın ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Orta çağlarda halılarımız klasik edebiyatımıza ilham kaynağı teşkil ettiği gibi bugün Azerbaycan’da bunun daha güçlü bir sentezini görmekteyiz. Halı müzemizle Muğam tiyatromuzun yan yana olmasının benim için simgesel önemi vardır. Dünyaca ünlü makam ustamız Alim Kasımov’un okuduğu 38 dakikalık Bayatı Şiraz makamının çekimi halı müzemizde gerçekleşmiştir, seyretmenizi tavsiye ederim. Kasımov’un makam ustası kızı Ferkana’yla yakın arkadaş olmamızdan gurur duyuyorum. Çok verimli fikir ve düşünce alışverişlerimizin olduğunu söylemem gerekir.
Yeniçağ: Azerbaycanlı halı araştırmacısı Ord. Prof. Dr. Latif Kerimov dünya çapındaki otoriterlerin başında geliyor? Latif Hoca’yla ilgili neler söylemek isterdiniz?
Resulova: Azerbaycanlı halı araştırmacısı Ord. Prof. Dr. Latif Kerimov dünyanın tüm halılarını ezbere biliyordu desem, asla mubalağa etmeyeceğimden emin olabilirsiniz. Onun için ben Kerimov’un emeğini dünyanın en pahalı halıları kadar değerli sayıyorum. Halı üzerine bilimsel çalışmalarda Latif Hoca’nın üzerine tanıdığım bir kimse yoktur. Eserlerimin üzerinde çalışmaya başladığımda kendisinden etkilendiğimi ifade etmekten de kıvanç duyarım. Kerimov’un Azerbaycan Halıları ismi kitabı hep masamın üzerinde bulunmakta. Atölyemi ziyaret eden herkes de bunu görmekte. Üstat ve Hoca olarak kalbimde eşsiz değere sahip yeri var.
Yeniçağ: Kişisel koleksiyonunuza ilişkin ne söylemek isterdiniz?
Resulova: Kişisel koleksiyonum dışında eski Azerbaycan halıları, eski kıyafetler, kuyumculuk örnekleri, eski Türk halıları koleksiyonum da vardır. Bunun ötesinde dünyanın önemli müzelerinde sergilenen Azerbaycan halılarının aynısına günümüz sanat trendlerine uygun detaylar ekleyerek yeni hayat kazandırdığıma inanıyorum. Aynı zamanda Azerbaycan ulusal giyimleri imitasyonlarından ibaret koleksiyon oluşturdum. Şu hususu özellikle vurgulamak isterim, halının yanısıra sanatın diğer alanlarında yaptığım tüm işleri sadece kendi emeğim ve başarım olarak değerlendirmiyor ve bu işlerde kendilerini ön plana çıkarmaya çalışanları tasvip etmiyorum. Bunların tamamı birbirini çok iyi anlayan ve emeğine saygı duyan bir ekibin işi olduğu için arkadaşlarımın hepsine yürekten şükranlarımı sunuyorum.